Polis memuru Semih Yılmaz üniformasını giyip 17.15'te hazırlanıp evden çıktı. 23.30 gibi telsiz sesi duydu. 'Dudullu Polis Merkezi'nden bir polisoperasyon esnasında yaralandı'  Semih Yılmaz hemen aynı vardiyada çalıştığı eşini aradı. Telefon çalıyor ancak açılmıyordu. Hemen olay yerine gitti. Yolda giderken mesai arkadaşları dayanamadılar gerçeği söylediler. 'kardeşim vurulanlardan birisi de senin eşinmiş' dediler.

Bundan sonrasını Polis Memuru Semih Yılmaz’ın Anadolu ajansından Halife Yalçınkaya verdiği röportajdan okuyalım; |“Telsizden duyduğum anonsla başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ne yapacağımı bilemedim. Belki söylenecek çok söz var ama devletimizin gereğini yerine getireceğine inancım tam." diye konuştu. Evet, hayatını paylaştığı eşini aynı zamanda meslektaşını kaybeden bir insanın açıklaması oldukça metanetli bir kamu görevlisine yakışan bir açıklama. 

26 suç kaydı bulunan ve 27 yaşındaki polis memuru Şeyda Yılmaz’ı görevi başında şehit eden katil zanlısı Yunus Emre Geçti'nin annesi ise tüm medyaya şu açıklamayı yaptı; "26 suçtan benim çocuğumun kaydı varsa niye devlet bunu almadı? Niye devlet bunu götürmedi?O kadar karakollara gittim. O kadar her şeyi söyledim. Bu çocuk madde bağımlısı, bu çocuk madde satıyor, bu çocuk madde kullanıyor. Keşke polisimiz değil de ben ölseydim." Evet,  bu araştırılması gereken bir konudur.

Zaten acı çeken kadını kınamak ne kadar yüzeysel ve kolay birşey. İstanbul gibiacımasız bir metropolde, bu yaşam koşullarında zorlu şartlarda çocuk büyütmek dengede tutmak kolay mı? Okullar bile güvenli değil artık. Kötü arkadaş ortamı, ailelerinden harçlık almadan giden parasız gençler gibi bir sürü etken var. Sakınkınamayın, sakince düşünüp agresif olmayın sonra sizin de başınıza gelebilir.

Allah hiçbir anne babaya böyle bir felaket yaşatmasın. Bu durumda olan Evladının yoldan çıktığını görüp birşey yapamayan, çaresiz kalan binlerce anne baba var.Bir anne çaresiz kalmış öz oğlunu şikâyet etmiş.

Sağlık bakanlığı ne yapıyor, bir örnek verelim. Koruyucu hekimlik adına kronik şeker hastası olduğunuza dair heyet raporu alırsanız size şeker ölçme aleti ve onun striplerini bedava veriyor. Hasta önlem alıyor tedavisi kontrol ediyor.Devlet ise birçok olası masrafın önünü kesiyor. İçişleri bakanlığında böyle birim kurulamaz mı? Önleyici polis birimi kurulabilir. Şimdi bana “Çocuk Şube var ya” diyeceksiniz her yerde yok ve yetersiz derim. Bingöl’de önüne geleni bıçaklayan şahsın babası da önceden şikâyet etmemiş miydi? İlla canların mı gitmesi gerekiyordu? Bence sorun bunları dikkate almayan eğitim sistemimizde.

Potansiyel kriminal suçluları izleyen farklı bir polis birimi olmalı. Tıpkı kamu şoförlerine uygulanan “psikoteknik” kursları gibi kısa süreli kurslarla Bu personel kısa bir pedagoji, suçlularla iletişim psikolojisi konusunda uzman kişilerin eğitiminden geçmeli. Kolluk görevlileri suçluları karakola aldığında özelikle yaşı küçük olanlara şiddetle değil de bilimsel açıdan yaklaşılmalı. 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti'yi daha yaşı küçükken işlediği suçlarda izlenmeye alınsaydı. Belki bunlar yaşanmazdı.

Şimdi gelelim çöp poşetine sarılmış tutukluya. “Hayvan izleme aracına” İki kadın polisin arasında giden tutukluyu görünce neler düşündüğümü söyleyeyim. Onları anlıyorum mesai arkadaşları pis bir kurşunun hedefi olmuş. Tarifi imkânsız bir acı ile ciğerleri yanıyor. Emniyet görevlileri2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu (PVSK) madde 16'ya göre; polis görevini yerine getirirken direnişle karşılaşması halinde direnişi kırmak amacıyla ölçülü şekilde zor kullanmaya yetkilidir.

Ancak suçlu yakalanmış ise daha doğrusu savcıya çıkarılıncaya kadarsağlık raporu alınıp, Kolluk kuvvetlerinin koruması altındadır. Münevver Karabulut'un vahşice testereyle keserek katleden Cem Garipoğlu'napolise ait kurşungeçirmez yelek giydirilmişti.Herne kadar olayı tüylerim ürpererek hatırlasam da. Bu davranış şekli doğruydu.

Emniyet güçleri babasının katili de olsa ona emanettir. Tutukluyu teşhir edici, aşağılayıcı davranışları o an halkın birçoğunun onayı da almış olsa da doğru değildir. Bu olayı yeterince konuşmazsak İleride pazardan kiraz çalan bir kişiyi kulaklarına ikişer kiraz koyarak mı savcıya çıkaracağız? Güncel kanunlara göre kamu görevlisine yazısında hakaret eden bir gazeteciyi yargılanıp ceza alması olasıdır. Peki, onu savcılığa sevk ederken başının üzerine matbaa mürekkebi dökülmüş gazeteciler! görürsek ne olacak. Benim başıma böyle bir şey gelirse şahsen sarı boya tercih ederim. Annemin saçları altın sarısıydı bu yüzden benim Diyarbakır’da lakabım Sarı pişo idi (Sarı Kedi) 65 yaşına geldim. Hala o sarıyı özlüyorum.

Sizlere bu çöp poşeti ritüeli sıradan bir adet olursa ileride olabilecek olasılıkları mizahi üslubumla anlatmaya çalıştım. Diyarbakırlı PişoMeheme Diyarbakır Batman arasında işleyen Buharlı Tren olan Yoğurtçu treninde yankesicilik yapardı. Birgün PişoMehemehalk tarafından iş üzerinde yakalanmış babamın anlattığına göre kabadayı Ave Kemal onu istasyonda dövmüş Don fanila kalıncaya kadar soymuş, Faytonla çarşı karakoluna o halde teslim etmişti. PişoMeheme kendisine bu kötü anıyı hatırlatanları sustalı bıçakla kovalardı. Pişo rahmetli oldu. Siz yine de mahallede hırsız yakalarsanız karakola soymadan götürün bırakın savcılar suçlu olup olmadığına karar versin. Demokrasilerde hukuk ekmek ve su gibidir herkesin ihtiyacıdır.

Görseller: Anadolu Ajansı ve Hürriyet Gazetesi.