IV. Murad, Bağdat Seferi’ne giderken uğradığı Diyarbakır’da Azîz Mahmud Urmevî’nin evinde misafir olan IV. Murad, Bağdad Seferi dönüşünde Diyarbekir’e yeniden uğradığında ise Kabî (Bağıvar) köyünde bir eve misafir olur.

IV. Murad, Diyarbekir’deki bu ikinci konaklamasında Bağdad Seferi Zaferi’ni ve Kasr-ı Şirin Antlaşması’nı kutlamak için ziyafet tertip eder. 1623'de 11 yaşında iken tahta çıkan 4.Murat dönemi içte entrikaların ve başkaldırmaların, dışta savaşların yoğun olduğu bir dönemdi. Adettendir Padişah sofrasına şehrin ileri gelenleri vehânendeler ve sazendeler davet edilirdi.

Celal Güzelses’in İstanbul’dan Bir Anısı1

(Osmanlı döneminde enstrüman çalan müzisyenlere sazende, şarkı söyleyene ise hânende denirdi. Farsça’da “okuyan, okuyucu” anlamına gelen hânende kelimesi, Türk mûsikisinde yakın zamanlarda artık yerini “ses sanatkârı” ifadesine bırakmıştır.)

Diyarbakır Musiki Cemiyetisolda Keman Selahattin Mazlumoğlu Ortada Çümbüş Tarık Çıkıntaş Sağda Keman Üstadı Hüsnü İpekçi foto by: Diyarbakır hafızası

4.Murat sofrasına oturan Mahalli söz yazarı ve besteciDiyarbakırlı halk ozanı Hacı EfdalDiyarbakır türküleri söyler. 4.Murat, gecenin ilerleyen bir vaktinde Hacı Efdal'e: "Senden yeni bir eser istiyorum. Bu eser insan yaşamını başlangıçtan ölümüne kadar anlatsın. Hacı Efdal, ozandır hemen doğaçlama olarak sazını çalarak, başlar "Yaş Destanı"nıbir kısmını söyler. Bir bebekten 100 yaşına kadar insan hayatının evrimini anlatmaya. Destanın aslı plakta okuduğu 10 yaşında başlayıp 65 yaşında bitmez. 1 yaşından yüz yaşına kadardır. .

Onbeşinde güzelliğin çağıdır

Onaltıda gören aklın dağıdır

Onyedide göğsü cennet bağıdır

Uzanır kameti selviye benzer 

Kırk yaşında gazel dökülür bağlar

Kırkbeşinde günahlarına ağlar

Ellisinde insanlara bel bağlar

Dağbaşına çökmüş dumana benzer 

Altmışbeşten sonra beller bükülür

Bütün damarlardan kanlar çekilir

Gel gel diye toprak çağırır

Geldi geçti şimdi yalana benzer

Celal Güzelses’in İstanbul’dan Bir Anısı2

4.Murat'ın bu sert kişiliğinin aksine aslında yumuşak bir yüzü daha vardır. Bu onun sanatçı ruhundadır. Topkapı Sarayına Bağdat ve Revan köşklerini yaptırmıştır. Onun döneminde bilim, sanat ve edebiyatta ilerlemeler kaydedilmiştir. Sert mizaçlı 4.Murat’ın gözleri dolar, mahzunlaşır. Dilden dile dolaşan büyüklerimizin rivayetine göre bu sofrada "Hacı Efdal'in evine su akıtılsın." Emrini verir.Ozan Hacı Efdal'in evine su getirilir. Diyarbakır'da içinde su akan ilk ev, Hacı Efdal'in evidir.

Buraya olan kısmı birkaç yıl önce sosyal medyada yazınca bazıları hemen kızmıştı. O destan Celal Güzelses’in “Yaş destanı” dediler. Arkadaşlarımdan bazıları Celal beg’in plak görselini yayınlayıp. “Gelirsem bu plağı başında paralardım ama plak senin kafandan daha kıymetli” demelerinden beni ne kadar çok sevdiklerini! anladım. Yüzlerce kişiye haklı olduğumu ispat etmem zaman alırdı. Twiti sildim. Tamam, siz haklısınız dedim, kenara çekildim.

Peki kanıt;  Diyarbakır Dağkapı’dakişu an orduevi olan bahçesinde olan altıgen mimari yapıdaki halkevinde Diyarbakır Musiki  Cemiyeti üyelerine bizzat Celal Güzelses saz heyetine kendisi söylemiştir. Şahitleri Müzisyen Hüsnü İpekçi, cümbüş üstadı Sobacı Antranik, Kemancı Selahattin Mazlumoğlu. Müzisyen, sinema sanatçısı Sami hazinses (asıl adı SamuelUluçyan) Mevlidhan, müzisyen Tarık Çıkıntaş oradadır. Yıllar sonra Ofis semtinde muhtar olan Babamın arkadaşı Hüsnü İpekçi’den bizzat dinleme şerefine nail olduğum için şanslıyım.

Başka bir gün değerli büyüğümüz Hüsnü İpekçi ile olan sohbetimden ajandama yazdığım notları paylaşırım. Sanırım Diyarbakır’da çok az kişinin bildiği Hüsnü ağabeyden özetini dinlediğim bir anıyı naklederek yazımı bitireyim.Daha sonra bendeki Hey dergisi ve radyo sanatçıları albümünden ayrıntıları öğrendim. Bu anı İstanbul’un ilk plak stüdyolarında biri olan “Sahibinin Sesi” şirketinde yaşanmış. Aradan yıllar geçse de İstanbul Devlet Konservatuvarında hocalar halen ders verici bir anekdot diye anlatırlar. Celal Güzelses çok titizdir bir plak kaydında müzisyenlerle son hazırlık yapılmaktadır.

Celal Güzelses’in İstanbul’dan Bir Anısı3

Celal Güzelses (1899-1959), Şark Bülbülü olarak da tanınan ses sanatçısı, mevlithan ve saz arkadaşları.

Stüdyo klarnet sanatçısı Şükrü Tunar, NubarTekyay,Udî YorgoBacanos ve Kadri Şençalar gibi birbirinden ünlü saz heyetiyle doludur. En ünlüsü On üç yaşından itibaren 1918-1926 yılları arasında babasının fasıllarında yer alan radyolarda çalışanve plak kayıtlarının değişmez kemancısı Nubar Çömlekçiyan’dır, bir gün Atatürk'ün huzurunda yine keman çalarken yayının telleri kopar ve geride tek yay kalır. Nubar Bey buna rağmen inat ederek eserini tamamlar. Bu çabası Atatürk'ün çok hoşuna gittiğinden, sevdiği ve takdir ettiği kişilere soyadı vermesi ile tanınan Kemal Atatürk, Nubar Çömlekçiyan'a "Tekyay" soyadını verir.

Celal Güzelses birlikte icrâlarda bulunmadan önce kemani NubarTekyay’a, Nevruz makamı ile açış yapmasını sonra şarkıya gireceğini söyler. NubarBeg bu makamı bilmediğini söyler. Celal Beg açıklama yapar;  Nevruz makamı bir açış yaparsanız türkü ve şarkılar söylenir. Nevruz'un 1. katı okunur, arada türküler söylenir, Nevruz'un 2. katı okunur, Nevruz'un 3. katı Garip hicaz makamında okunur. Nevruz'un 4. katında Elezber (Arazbar) okunur, şarkıyı öyle bitirelimder.

NubarTekyay elindeki kemanı dizine koyar. Saz heyeti onun tepki göstereceğini sanır. Şöyle açıklama yapar; “Bana Türkiye’nin gazinolarında, TRT stüdyolarında icra eden, plak kayıtlarının en iyi kemanisi derler, onlar yanılmışlar. Bundan sonra Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Sevim Tunagibi hanendeler bana keman virtüözü demesinler. Size karşı çok mahcubum.” der.

Üstad Celal güzelses “Estağfurullah sizinle meşk etmekten (alışmak ve öğrenmek için müzik yapmak) şeref duydum. Hangi müzik dalında olursa olsun. Hiç kimse sanatının zirvesinde değildir. Müziğe yeni başlayan bir konservatuvar öğrencisinden bile öğreneceğimiz bilgiler vardır.” Böylece Celal Güzelsesmütevazılığının bir örneğini verir. Bu vesile ile Üstad Hüsnü İpekçi nezdinde hepsinin mekanı cennet olsun. Bu sanatçıların vw saz üstatlarının yeri kolay doldurulmaz.

Kaynak: Müzeyyen Senar Hey dergisiropörtajı, İMÇ plakçılar çarşısı anıları, Hüsnü ipekçi benim söyleşim.