Hepimiz; muhtemelen farmakolojik olarak etkili olmadığı halde, telkine dayalı şekilde bir etki uyandıran ''plasebo etkisi''ni duymuşuzdur.

Plasebo etkisini destekleyen güçlü araştırmalar bulunuyor. Örneğin; plasebonun ruh hali ve uyku kalitesini iyileştirdiği, hatta MRI taramalarında beyin işleyişinde değişiklikler yarattığı araştırmalarla ortaya konmuştur.

Plasebo etkisi; bireyin tedaviye olan inancı ve daha iyi hissetme beklentisiyle tetiklenir. Beynin psikolojik ve fizyolojik sonuçları etkilemedeki rolünü gösterir.

NOCEBO ETKİSİ NEYE YOLAÇAR

Daha az bilinen nocebo etkisi ise, plasebo etkisinin karşıtıdır: kötü bir şey beklemenin olumsuz etkisi… Bu etki; bir durumun potansiyel yan etkilerinden bahsetmenin, çalışma katılımcılarında o etkilerin ortaya çıkmalarına neden olduğunu bulan klinik ilaç denemelerinde saptanmıştır.

Araştırmalar, nocebo etkisinin kaşıntı, uyku bozuklukları, iştahsızlık, cinsel işlev bozukluğu, şiddetli hipotansiyon, gastrointestinal rahatsızlıklar gibi semptomlara neden olabileceğini göstermiştir. Bu semptomların tamamen birinin kafasında olmadığını, beynin beklenen bir sonucu yaratma yeteneğinin gerçek bir çıktısı olduğunu belirtmekse önemli.

NOCEBONUN YİYECEK TÜKETİMİNDEKİ ETKİSİ

Yiyecekler hakkında nasıl düşünüp hissettiğimiz önemlidir. Yediğimiz bir şeyin sağlıklı ya da iyi olduğuna inanıyorsak; kötü olarak kabul ettiğimiz bir şeye kıyasla onu yerken daha iyi ve mutlu hissetmemiz olasıdır. Belirli bir yiyeceğin bizim için iyi olduğu söylendiğinde, bu belirli yiyeceğe karşı fizyolojik tepkimiz değişebilir.

Diyet kültürü, olumsuz gıda mesajlarını yaymakla büyür. Örneğin; glüten bağırsakları yapıştırır, şeker kokain gibi bağımlılık yapar… Bu mesajlar bilinçaltımıza yerleşir ve bu gıdalar hakkındaki algımızı değiştirir. Buna karşılık olarak onları tükettiğimizde kendimizi çok daha stresli ve endişeli hissedebiliriz.

Bir saniyeliğine durup düşünelim: glüten hakkında zihnimize medyadan sürekli, ‘bizde şişkinlik uyandırıp bağırsaklarımızı kötü etkileyeceğine’ dair bilgiler akıyorsa; lezzetli kızarmış bir dilim ekmeği yediğimizde nasıl hissedeceğiz?

Glüten örneğine değinmişken buraya minik bir not da düşelim: glüten, buğdayda bulunan ve çoğumuz için tamamen zararsız bir proteindir. Çölyak hastası değilseniz, glüten intoleransınız yoksa ondan kaçınmanız gerekmez.

COCA - COLA DENEYİ

Coca-Cola üzerine yapılan bir deney nocebo etkisi için oldukça güzel bir örnek teşkil ediyor. Katılımcıların hepsine aynı, normal Coca-Cola verilir. Ancak yarısına normal kırmızı kutusunda verilirken, diğer yarısına diyet Coca-Cola kutusu içinde verilir. Deney sonucu araştırmacılar; katılımcıların kan şekeri düzeylerinin, tükettikleri gerçek şeker miktarından ziyade beklentilerine göre değiştiğini bulmuştur.

Nihayetinde nocebo etkisini bir hayatta kalma taktiği olarak deneyimliyoruz. Vücudumuz sürekli olarak bizi hayatta ve güvende tutmak için çalışıyor, ancak bazen beynimiz bizim için neyin gerçek bir tehlike olup olmadığını ayırt etmekte zorlanıyor. 

Her gün yiyeceklerle ilgili bitmek bilmeyen, korku tellallığı mesajları aldığımızda, bilinçaltımız bu yiyecekleri tehdit olarak görür ve sindirim, kardiyovasküler ve endokrin sistemimiz dahil olmak üzere vücuttaki pek çok sistemi etkilediğini bildiğimiz savaş ya da kaç tepkisini tetikler.

Bu nedenle, yiyeceklere yaklaşımımızda ve tükettiklerimizin bedenimize etkilerini gözlemlerken, artık madalyonun iki yüzünü de ele alalım!