Belediye Tarafından görevlendirilenlerin İfadesi: Zuhur eden yangının söndürülmesi için Belediye Reisi tarafından gönderilen ve isimleri tahkikat komisyonuna bildirilen Abdulkadir Çavuş, 20 Kasım 1895 tarihli ifadesinde yangınla ilgili gözlemlerini şöyle aktarmıştır;

Cuma günü saat yedi buçuk raddelerinde çarşıda zuhur eden yangının söndürülmesi için gönderildim. Eski Demirciler Çarşı’sına gittiğimde Ermeni milletinden Tırpancıyan Artin, Delioğlan, Şişman Batris, Attar Kiryakos’un dükkânlarıyla Peteraki Efendi’nin eczanesinde yangın çıkmıştı. Damlarda bulunan Hıristiyanlar tarafından yağmur gibi kurşun yağdırılmakta olduğundan yangının söndürülmesine muvaffak olmaksızın tulumbaları çekip Eski Buğday Pazarına geri geldim. Pineciler tarafından ve çarşıya bakan dükkân tarafında bulunan Hıristiyanlar tarafından kurşun atılıyordu. Yangına kimlerin sebebiyet verdiğini bilmiyorum. Ancak biz yangın mevkiinde iken dam üzerinde bulunan göremediğim Hıristiyanlardan birisi Pineciler tarafından ‚İslamları vurunuz‛ diye söyleniyordu. Fakat kim olduğunu kalabalık olduğu için tespit edemedim.

18- Belediye Çavuşu Sadullah Bey de 20 Kasım 1895 tarihli ifadesinde şunları söylemiştir; Cuma günü saat yedi buçuk sıralarında çıkan yangının söndürülmesi için ben Abdulgafur Çavuş ve Tulumbacı Şeyhmus ile birlikte tulumbayı alıp yangın yeri olan Eski Demircilere gittik. Eski Demircilerde Attar Kiryakos’ın, Delioğlan’ın, Şişmanyan’ın ve Tırpancıoğlu’nun dükkânıyla Eczacı Peteraki’nin eczanesi yanmaktaydı. Yangını söndürmeye çalıştığımız sırada Kazancılar Çarşısı’nda Pineciler Çarşısı’ndaki dam üzerinde bulunan Hıristiyanlar tarafından yağmur gibi kurşun yağdırıldı ve Pineciler tarafındaki Hıristiyanlar saldırıya geçti. Bunun üzerine atılan kurşunlardan yangını söndürmeye imkân bulamayarak geri dönerek Eski Buğday Pazarı’na geldik.

19- Belediye tulumbacısı (itfaiyeci) Şeyhmus Efendi ise 20 Kasım 1895 tarihli ifadesinde şunları anlatmıştır; Cuma günü saat sekiz civarında çarşıda çıkan yangının söndürülmesi için ben, Abdulgafur ve Sadullah Çavuşlar Eski Demirciler Çarşısı’na gittik. Ateşin başlangıçta Delioğlan’ın,Tırpancıyan’ın, Şişmanyan’ın ve Peteraki ile Kiryakos’ın dükkânlarından zuhur ettiğini gördük. Yangının söndürülmesine çalıştığımız sırada Pineciler ve Kazancılar tarafından Hıristiyanların yağmur gibi kurşun atmalarına artık dayanamayarak tulumbayı geri alıp bunlardan birini Eski Buğday Pazarı’na, diğerini de Çifte Hana bıraktık. Kalabalık olduğu için kurşun atanları teşhis edemedim.

20-Yangının söndürülmesinde Jandarma Kumandanlığı tarafından görevlendirilen Mülazım-ı Evvel Ahmet Ağa’nın anlattıkları ise şöyledir; Yangın esnasında mensubu bulunduğum bölüğün bir kısmıyla hastanede bulunuyordum. Mardin Kapısı’na doğru gelen adamlar çarşıda yangın olduğunu haber verdiler. Kolağasının emriyle yangının zuhur ettiği mahalle gittim. Pastacılar içinde bir dükkânın yanmakta olduğunu görmemle derhal Belediye dairesine malumat vermek üzere Pirinççiler Çarşısı’nda Jandarma Kumandanı Azimet Paşa’ya gidip haber verdim. Kumandan Hazretleriyle yangın olan mevkie gidip yangının nereden çıktığını gördük. Bendeniz de bunun üzerine bulunduğum noktaya dönerek durumu Kolağası Şevket Efendi’ye arz ettim. Yangına kimlerin sebebiyet verdiğin bilmem. Bendeniz yanmakta olan dükkân önünde bir teneke kadar gazyağı dökülmüş olduğunu gördüm. Bir de yanmakta olan dükkânın önünden geçerken Hıristiyan mahalleleri tarafından kurşunlar atıldı. Hıristiyanlar tarafından yağmur gibi kurşun yağdırılmakta olduğu için yangının söndürülmesine kimse yanaşmadı.

21-Jandarma Kumandanlığı tarafından olay yerine gönderilen Mülazım-ı Sani Mehmet 25 Kasım 1895 tarihli ifadesinde şunları anlatmıştır; Yangının çıktığı gün Dağ Kapısı’nda idim. Kumandan Paşa’nın emriyle yangının söndürülmesi için bir takım askerler ile beraber gittim. Orada yangının söndürülmesi için çalışıldı ise de Ermeni mahallelerinden bizlere atılan kurşunların şiddetinden yangını söndürmeye muvaffak olamayıp Cami’-i Kebir kapısına geldik. Geldiğimizde orada tulumbalarla Sipahi Pazarı’ndan Sultan Sasa Cami’-i şerifine yetişen yangının söndürülmesine muvaffak olduk. Yangının kimler tarafından çıkarıldığını bilmem ancak Ermeniler yani Hıristiyanlar olduğu ve İslam hanesi orada bulunmadığı için Hıristiyanlar tarafından çıkarıldığı meydandadır. Bir de Hıristiyanların yağdırmakta olduğu kurşun ve atmakta olduğu bombalardan dolayı yangının söndürülmesi uzun sürdü.

Kolağası Şevket Efendinin İfadesi

22-Meydana gelen yangın nedeniyle birçok kişinin ifadesinde yer alan ve bu konuda bilgi sahibi olduğu Kumandanlık tarafından bildirilen Kolağası Şevket Efendi ifadesinde Cuma günü meydana gelen olaylar ve hemen akabinde zuhur eden yangın hakkında daha detaylı malumat vermiştir:

Muallâk Cami’inde hutbe okunurken Ermeni kilisesi mahallesi tarafından tüfenk sedası işitilmesi üzerine derhal maiyetimdeki kırk kişi ile oraya gittik. Bunu müteakiben çarşıda ateş zuhur ettiği haber verildi. Bunun üzerine yangının ne tarafta olduğunu öğrenmek için Birinci Bölük Mülazımı Ahmet Ağa beş, altı neferle gönderilmiş idi. Ahmet Ağa’nın yangın hakkında elde ettiği malumat Azimet Paşa’ya iletildi. Ahmet Ağa döndüğünde bulunduğumuz yerin ehemmiyetine nazaran oradaki kişilerin başına Ahmet Ağa’yı bırakıp yangının nerde ve nasıl meydana geldiğin öğrenmek için maiyetimdeki birkaç neferle yangın mahalline gittim. Yaptığım tahkikatta, yangın Fransızca muhabere memuru olup, politika töhmetiyle suçlu bulunan Hanoş’un hanesinin karşısındaki Peteraki’nin eczanesinin bitişiğinde dükkânlardan çıkmıştır.

 Bununla beraber Hanoş’un hanesindeki bir takım kişilerin ellindeki silahlarla etrafa ateş ettiği. Oradan dönerken asâkir-i şahaneye de kurşun attılar. Peteraki Efendi’nin eczanesinin kendisi tarafından yakıldığı söylenmektedir.

Kolağası Şevket Efendi, son olarak şunları söylemiştir; Muallâk Camii’nde Cuma hutbesinin kıraati esnasında Ermeni kilisesi tarafından üç el tüfenk sedası işitilmiş ve derhal mevcut askerler ile gidilmiş idi. Bunu müteakip Cami-i Kebir’e Ermeniler tarafından kurşun atıldığı ahali tarafından haber verilmesi üzerine şu halin hakikatini anlamak için Birinci Bölük Mülazım-ı Sanisi Mustafa Ağa Dağ Kapısı ve Belediye civarına malumat almak üzere gönderildi. O sırada Hıristiyan mahallelerinin her tarafından silah sedaları işitilmeye başladı. Hatta hareket-i askeriyenin suret-i tatbiki için Fırkamızdan (Tümen) emir almak üzere tenbih olundu. Mustafa Ağa binbaşıyı görüp geri dönmesi üzerine maiyetimde bulunan kırk neferle gerek hadisenin önlenmesine ve gerek yangının önünün alınmasına elden geldiği mertebe çalışıldı. Hatta Süryani ve Rum kiliseleri civarına bizzat on beş asker-i şahane ile beraber gitmiş ve o civarın asayişini temin etmiştim. Asayişi temin ettikten sonra Kumandan ve Vali Paşa hazretlerine malumat verdim. Bundan sonra tam anlamıyla asayişi temin etmek için Mardin Kapısı’na maiyetim olan kırk kişi ile gittim. Oraca olan asayişin teminiyle atılan silahlar kestirilmiş idi. Hadise günü Ali Bardak Mahallesi fırını bitişinde bulunan haneme Altun Tomas adındaki kişi tarafından bomba atılmıştır. Bu duruma mahalle esnafından Mahmut ve oğlu Mehmet Efendilerin şahit olmuşlardır.