Diyarbakırlı hemşerilerim başta olmak üzere tüm İslam Âleminin Ramazanını kutluyor, bu mübarek ayın sağlık hoşgörü, barış ve huzur getirmesini diliyorum.

Diyarbakır’da eski Ramazanlar bir başka geçerdi. Ramazan Ayına birkaç gün kala hazırlıklar başlardı. Ramazan Ayı denk geldiği mevsime göre gıda maddeleri özellikle zahireler gözden geçirilir, eksik olanlar alınır tamamlanırdı. Genellikle pirinç, bulgur, mercimek ve nohut gibi zahirelerin yeterli olup olmamasına dikkat edilirdi. Kış mevsimine denk gelen Ramazan ayında ise bunlara ek olarak pekmez, kavurma, bastırma ve et sucuk alınarak ramazana hazırlık yapılırdı.

Yine Ramazan Ayından bir iki gün önce pazara gidilir sebze alınırdı.  Eskiden Diyarbakır’da sepetli hamallar vardı. Bunlar genelde 13-16 yaş arasında çocuklardı. Pazardan alınan sebzeler bu hamalların sepetine doldurulur, kasaptan alınan ette sepete bırakılır, bir kova yoğurtta hamalın eline verilir ve ilk gün evi göstermek için beraber gidilirdi. Daha sonraki günlerde pazardan eşya alındığında o hamalı arar bulur eşyalar ona verilirdi. Evin ailesi de artık bu hamalı tanır evden biri gibi olurdu.

Ekonomik durumu iyi olanlar Ramazan akşamı pazardan evine ne alınmışsa yoksul komşuya da onlar alınır sepetli hamala verilir ev tarif edilerek eşyaların oraya götürülmesi istenirdi. Ancak eşyaları götüren hamal, kimin gönderdiğini söylememesi için sıkı sıkıya tembihlenirdi. Hamal bu eve gider avlu kapısının tokmağını çalar kapıyı açan aileye ‘’ bu eşyalar sizindir. ‘’ der ve eşyaları bırakıp çıkar giderdi. 

Ramazanın ilk günkü iftarda mutlaka Keşkek yemeği yapılırdı. Neden çünkü keşkeğin midede zikir ettiğine inanılırdı.

Diyarbakır da yaz mevsimine rastlanan ramazanlardaki iftarlarda genelde sebze ağırlıklı yemekler yapılırdı. Çünkü bu mevsimde sebze boldur. Patlıcan, domates, biber, taze fasulye, kabak vesaire sebzelerden yemekler yapılırdı. Fırınlara bol domatesli biberli Tava atılırdı. Kızartmalar yapılırdı. Ekşili etli dolma, Meftune, Çömlekte güveç, içli köfte,  sadeyağla duvaklı pirinç pilavı ve iftarın ilerleyen saatlerinde de genellikle teravih namazından geldikten sonraki saatlerde çiğköfte yapılırdı. Yemekler kuzu etinden yapılır, bol etli ve yağlı olurdu.

Çorbalardan ise daha çok Lebeni Çorbası (Ayran Çorbası yapılırdı ) Yaz Mevsimine denk gelen ramazanlarda lebeni çorbasının içine buz ve yarpuz konur öyle serin serin yenir vücudun harareti söndürülürdü. Mercimek çorbası da iftarın olmazsa olmazındandı. Önce çorbalar içilir,  daha sonra ana yemeğe başlanırdı.

İçeceklerden ise Meyan Kökü şerbeti, ayran veya evde yapılan limonata. vişne şurubu içilirdi. O dönemlerde buz dolapları yoktu. Hebene denilen su testilerinden su içilirdi. Kentin işlek yerlerinde Diyarbakır kent merkezindeki buz fabrikasında üretilerek satılan kalıp buzlardan ihtiyaç kadar alınır, geniş bir kabın içindeki suya atılır ve serinleyen sudan içilirdi Yaz Aylarındaki Ramazanlarda…

Devam Edecek (Buz Fabrikası, Kar Kuyuları vardı.)