Bu tür bir değişiklik sadece bir ismin değişimi anlamına gelmiyor. Aslında, o dönemin yönetiminin Diyarbakır ismine tahammülsüzlüğünü gösteriyordu.

Her şehrin adı sadece coğrafi konumunu değil, aynı zamanda o şehrin kültürünü, kimliğini ve tarihini de yansıtır. İşte Diyarbakır'ın bu anlamda taşıdığı değerlerin önemi, Dicle Üniversitesi'nin kuruluş serüveninde özellikle belirginleşiyor.

1950'li yıllarda Diyarbakır'da bir üniversite fikri doğduğunda, o dönemin siyasi ikliminde bu fikir Demokrat Parti'nin "Doğu Üniversitesi" projesiyle hayat buldu. Ancak, Celal Bayar'ın son anda müdahalesiyle üniversitenin Diyarbakır yerine Erzurum'da kurulacaı açıklandı. Bu, o dönemde Diyarbakır için büyük bir hayal kırıklığı yarattı.

Ancak, kentin aydınlarının kararlı gayreti ve azmiyle Ziya Gökalp Üniversitesi Gerçekleştirme Derneği'nin kurulmasıyla ilk adımlar atıldı. Bu süreç, üniversitenin temellerinin atılması için önemli bir dönemeç oldu.

Dicle Üniversitesi, 1969'da öğrencileriyle birlikte Diyarbakır'a taşınarak Ankara Üniversitesi'ne bağlı bir fakülte olarak eğitime başladı. Ancak, asıl zorluklar bu noktadan sonra başladı.

1980'li yıllara gelindiğinde, üniversite Türkiye'nin yaşadığı siyasi olaylarla birlikte adını değiştirmek zorunda kaldı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından, faşist yönetim tarafından Diyarbakır adının kaldırılması gerekçesiyle bir Kanun Hükmünde Kararname çıkarıldı. Bu kararla Diyarbakır adı kaldırılarak yerine Dicle adı verildi. Ancak, bu değişiklik sadece Diyarbakır'ı değil, aynı zamanda o dönemin ruhunu da yansıtıyordu.

Bu tür bir değişiklik sadece bir ismin değişimi anlamına gelmiyor. Aslında, o dönemin yönetiminin Diyarbakır ismine tahammülsüzlüğünü gösteriyordu. ''Üniversitelere şehir ismi değil de yöreye uygun isimlerin verilmesi'' amacıyla çıkarılan kararname, İstanbul ve Anakara için uygulanmadı. Bu şehirlerin ismi üniversite tabelalarında kalırken, Diyarbakır'ın adı tabeladan indirilerek Dicle yapılıyor.

Kenan Evren'in, o tarihlerde  Dicle Üniversitesi için:  ''altına tekerlek takılsa buradan götürürdüm'' şeklinde sarf ettiği ifadeler de tahammülsüzlüğün bir göstergesi olarak olarak hafızalarda yerini koruyor.

Dicle Üniversitesi bugün sadece bir eğitim kurumu değil, aynı zamanda Diyarbakır'ın tarihindeki zorlu adımları ve engelleri aşarak ayakta kalan bir sembolüdür. Üniversite, adıyla birlikte şehrinin kimliğini ve kültürünü de temsil ediyor.

Bu süreç, Diyarbakır'ın sadece bir üniversite için değil, tarihindeki dönüm noktalarını ve bu dönemlerde yaşanan zorlukları anlamak açısından da son derece önemli. İsim değişikliği Diyarbakır'ın hafızasında önemli bir yer tutmaktadır.

Diyarbakır'ın tarihini ve kültürel mirasını yansıtan Dicle Üniversitesi, bu topraklardaki köklü geçmişi temsil etmeye devam ediyor. Gelecek nesiller için, bu tarihi dönemlerin unutulmaması ve anlaşılması önemlidir. 

Bugün, üniversitenin adı ne olursa olsun, Diyarbakır'ın zengin tarihini ve kültürel mirasını koruma ve yaşatma çabası her zaman önemini koruyacaktır. Ancak, Dicle Üniversitesi'nin bugün bu kadim kentin zengin kültürel mirasını koruma ve yaşatmadaki etkinliğinin yeterli olup olmadığı tartışılır.

Dicle Üniversitesi, geçmişte yaptığı bilimsel çalışmalarla sayılı üniversiteler arasında yer alıyordu. Bugün bunu söylemek çok zor. Bu konuyu da, başka bir yazıda değerlendirelim.