Diyarbakır’ın Sur İlçesinde en eski su kaynağı olan İçkale suyu, Amida Höyük’ün altından çıkar. Muhtemelen kentin ilk kurucuları olan Hurriler, bu su kaynağının varlığından dolayı burayı seçmişlerdir. Diyarbakır’da hüküm süren Artuklular da İçkale’de Amida Höyükte bulunan sarayda bu suyu içine alan büyük bir havuz yaptırmışlardı. 

Evliya Çelebi, İçkale’yi tasvir ederken bu suyu da şöyle anlatır: 

''Hamravat suyu kadar leziz değildir, ama yine de gayet soğuk bir sudur. İçkale’nin değirmenlerini çeviren bu su Tanrı’nın emriyle İçkale’de mevcut kayadan çıkar ve su değirmenlerini çevirir. Bıyıklı Mehmet Paşa Sarayı’ndan geçerek demir bir kafes pencereden kaleyi terk eder ve Fiskaya’dan aşağı döküldükten sonra, taştan taşa kendini vurup (Cennetteki) selsebil gibi Dicle Nehrine akar.''

İçkale suyu, aynı zamanda Saraykapı, Fatihpaşa, Cevatpaşa, Dabanoğlu mahallelerinin ve çeşmelerinin su kaynağıydı. On bir adet pınardan (çeşmeden) akan Hz. Süleyman Camii kaynak suyunun da ana membaı bu sudur. 

ARBEDAŞ SUYU-HAVUZU

İçkale suyunun bir kolunun Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle halk arasında Arbedaş olarak anılan Erba‘ataş (Ulbataş) Havuzuna bağlanır ve bu havuz yoluyla Dabanoğlu Mescidi’ne ve oradan da Nasuh Paşa, Bıyıklı Mehmed Paşa, Arap Şeyh Camilerine ve Yeni Kapı Hamamı’na aktarıldığını tarihi kaynaklardan biliyoruz. Böylece, şimdiye kadar bilinen Arbedaş suyunun o yerden kaynayan bir kaynak su değil, yani o yerden kaynamadığını, İçkale suyunun bir kolunun Kanuni Sultan Süleyman‘ın emriyle Arbedaş Havuzuna bağlandığını öğrenmiş oluyoruz.

Evliya Çelebi’nin de söylediği gibi, Arbedaş Meydanı veya Nasuh Paşa Meydanı ve semtinde İçkale duvarına bitişik olan Erba‘ataş (Ulbataş, (Halk arasında ‘Albataş olarak bilinir) suyunu İçkale menbasından almaktadır.. 

Evliya Çelebi’ye göre bu su çok soğuk olmasından ve dört taşı birbiri ardından çıkarmanın mümkün olmamasından dolayı bu su “Erba‘a-taş”  (Arapça dört Erbae olarak okunur. Ulbetaş’ın 'Ulbe'si de dört-taş-soğuk ve büyük anlamına gelmektedir.) bu nedenle bu su Ulbetaş veya Arba-ataş adını almıştır. Kanımca bu suyun, içinde bulunan dört ‘ulbe’den dolayı ‘Ulbetaş olarak bilindiği ve dolayısıyla halk arasında mahalli dilde ‘Albe-taş adıyla anıldığıdır. 

Erba‘ataş Havuzunun kitabesi (Farsça olan kitabenin Türkçe çevirisi: 

''Ey Husrev, senin eser-i devletin olarak bulunmaz bir şekilde bu hayat suyu çeşmesi zahir oldu. Güzellikte suyun tadı şeker gibi tatlı olduğu için tarihi de tatlı çeşme suyu oldu. Erba‘ataş havuzunun üzerindeki yeni tabeladan havuzun birinci onarımının Hüsrev Paşa tarafından 1526 ve ikinci onarımının da Sur Belediyesi tarafından 1997’de yapıldığı anlaşılmaktadır.

Mustafa Akif Tutenk; ''Erba‘ataş (Ulbataş) Havuzu kitabesinden anlaşıldığı kadarıyla Kanuni Sultan Süleyman zamanında Hüsrev Paşa tarafından yapılmıştır. Defalarca ziyaret ettiğim Erba‘ataşı (Ulbetaş) bazen bakımsız bazen de çok bakımlı gördüm.'' demişti. Ancak günümüzde Arbedaş Havuzu suyu kurumuş, içi çöplük, poşet ve kağıt parçalarıyla dolmuş. Temizlenip, suyunun akması her Diyarbakırlının dileği ve isteğidir.  

1960’larda Fiskaya’dan şelale şeklinde bir su akardı ve akşam seyrine çıkan Diyarbakır gençleri bu kayanın üzerinden gayet düzenli akan berrak Dicle Nehrini seyreylerdi. Büyük bir ihtimalle Yeni Kapının dışındaki Çift Havuzlara İçkale suyu akıyordu. Büyük bir ihtimalle ‘Ulbataş’ın hemen arkasında İçkale’de surun dibinde bulunan hamam ve Dicle Nehrine doğru sırayla dizili bulunan Küpeli, Küçük ve Büyük Dıngılhava havuzlarını da mezkûr İçkale suyu besliyordu. 

ARBEDAŞ TÜRKÜSÜ

Arbedaş direkhana
Ortası kumarhana
Bu yol böyle giderse
Sonumuz timarhana

Oy Diyar dirin Diyar
Oy Diyar cennet Diyar
Sensin bu gönlüme yar
Ne güzel yaratmışsan
Havar yarabbim havar

Su kaynar Arbedaş'ta
Kilim serili daşda
Durup esvap yıkarlar
Nazime'mdir en başda

Oy Diyar dirin Diyar
Oy Diyar cennet Diyar
Sensin bu gönlüme yar
Ne güzel yaratmışsan
Havar yarabbim havar

Arbedaş'tır su yolu
Kolum çamaşır dolu
Beni sana vermezler
Sen değiştir bu yolu

Oy Diyar dirin Diyar
Oy Diyar cennet Diyar
Sensin bu gönlüme yar
Ne güzel yaratmışsan
Havar yarabbim havar

Dingil hava küpeli
Özledim oldum deli
Heç aklımdan çıkmi ki
Leylekliyle Marhali

Oy Diyar dirin Diyar
Oy Diyar cennet Diyar
Sensin bu gönlüme yar
Ne güzel yaratmışsan
Havar yarabbim havar

Hüsnü İpekçi

Kaynağa ek olarak Suphi Martağan verilmektedir. Vedat Güldoğan tarafından derlenmiştir. Diyarbakır Müziği ve Folkloru - Vedat Güldoğan, Kripto Kitaplar, Araştırma İnceleme Dizisi: ekhana» isimli türküye ait nota kaydı bulunmaktadır.
Devam edecek (Tarihi Çeşmeler onarım bekliyor)