Diyarbakır’da mahalle ebeleri vardı. Bunlar diplomasız, alaylı ebelerdi. Çekirdekten yetişmeydiler.

Pratikleri çok iyi ve tecrübeliydiler. Tabiri caizse mektepli ebe hemşireleri ceplerinden çıkarırlardı. 
Eski dönemlerde doğumlar genellikle evde olurdu. Acil ve ağır doğum vakası olmadıkça Doğum Hastanesine gidilmezdi. Doğumlar genellikle evde ve mahalle ebeleri doğumu yaptırırdı. 

HER SEMTİN BİR KAÇ EBESİ VARDI

Her mahalle ve semtin bir veya birkaç ebesi vardı. 

Bunlar; Melahat Ebe, Satberg Ebe, Bahtiyar Ebe, Mecbure Ebe, Kıbrıslı Ebe, Adalet Ebe gibi işin ehli ebelerdi ve çok ünlüydüler.. 

Adalet Ebe, Bağlar ve Peyas semtlerinin ve Yeniköy'ün yüzde sekseninin ebesiydi.

Saraykapı’nın üç tane ebesi vardı. Bunlar, Saniye Ebe, Kıbrıslı Ebe ve Hacı Hanım (Körken) idi. Kıbrıslı Ebe emekli hemşireydi. Semt sakinlerinin pek tercih etmediği bir ebeydi.. O dönemlerde faaliyette olan Emek Sinemasının karşısındaki apartmanın 3. katında muayenehanesi vardı. Muayenesi ev karışımıydı. Evinin bir odası muayenehanesiydi. Saraykapı semti ve çevresindeki tüm mahallelerde doğan bebelerin doğum raporlarında Kıbrıslı Ebe, Bahtiyar Altınakar ve Meliha Vursavaş Hemşirelerinin imzası vardır..

Mahalle ebelerinin doğum raporu hazırlama yetkileri yoktu. Mahalle Ebeleri, yani alaylı olan ebelerin doğurttuğu çocukların doğum raporunu okullu olan ebe-hemşirelere para karşılığında rapor düzenletip nüfus dairesinde kayıtlarını yaparlardı….

Mahalle ebeleri paraya önem vermezlerdi, yoksul insanlardan para almazlardı. belli bir ücret tarifeleri yoktu. Semt sakinlerinin maddi durumlarını bilirdi. Para istemezlerdi. Çocuğunu kucağına alan aile gönlünden kopan bir miktar parayı hediye olarak ceplerine bırakırlardı..

MAHALLENİN GÖZDESİ EVE HACI HANIM

Yaşamında çok çocuk doğurttu, çok çocuklara annelik yaptı, nefes verdi. Hayatında güzel anılar biriktirdi. Mahallenin gül yüzlü Ebe Hacı Hanımıydı… 

Saraykapı ve çevresindeki, Dabanoğlu, Fatihpaşa, Yenikapı, Arap Şeyh mahallelerinde sevilen sayılan saygıdeğer bir ebeydi Hacı Hanım… Yüreğinin güzelliği yüzüne yansıyan muhterem bir kişilikti… Hani derler ya; münevver kadın tanımı, tam da onu tanımlayan bir sözcüktü… 

Ebe Hacı Hanım insan ilişkisi üst düzeyde olan sosyal biriydi. Bilgili, birikimli ve ikna kabiliyeti yüksek olan yardımsever bir kişilikti Ebe Hacı Hanım… 

Hacı Hanım hangi evin kapısını çalsa aileden biri gibi karşılanırdı, hoşsohbet bilge bir kişiliğe sahipti, yatalak ve zorda olan hastalara iğne-serum gibi hizmetler de sunardı…

Paraya önem vermezdi, yoksul insanlardan para almazdı. belli bir ücret tarifesi yoktu. Semt sakinlerinin maddi durumlarını bilirdi. Kocası gurbette çalışan, asker olan kadınların doğumdan sonra yastıklarının altına para koyardı.
Yoksul çocuklara üst-baş kıyafetler alırdı, Türkçe, Kürtçe ve Zaza’cayı çok akıcı konuşurdu.… İkna kabiliyeti yüksek, insana huzur veren bir ses tonuna sahipti. Çocuklara, insanlara ana şefkatıyla yaklaşırdı. 

Hacı Hanım kırk yılı aşkın ebelik mesleğinde ne bir ölüm ne de bir sabıkası olmuştur, vicdan sahibi Allah korkusu olan pir û pak bir yüreğe sahipti…

Hacı Hanımın dış görünüşüne bakan kişi onda kendi anasını görürdü. Oturuşu-duruşu, sohbeti çok doğaldı. Herkes Hacı hanımda kendi anasından bir parça bulurdu… 
Ve o güzel insanlar beyazlara bürünüp melek olup uçtular.. Nurlar içinde uyusunlar.. 
Kaynak: Birsen İnal, Aziz Erim