VE KEPÇELER VURULDU

Deprem evlerinin yıkımına benzer bir yıkımla yıktırıldı Atatürk Stadyumu. İçim burkularak birkaç dakika yıkımı izledim, hüzünlendim. Geçmiş, film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden. Bu yıkıma tanıklık benim olduğu gibi her Diyarbakırlının yüreğinde bir kedere neden olduğu kesin. 

Diyarbakırspor'un geçmişteki yöneticileri de benzer bir duyguyla stadyumun yıkılmasını istememişlerdi. Burada tarihi önemde maçlar oynandığını ve bu stadyumun, 1964’ten bu yana şehrin bir çeşit hafızası anlamına geldiğini düşünüyorlardı.

Diyarbakırspor'un eski futbolcuları da; “Maalesef o güzel hatıralar bugün kepçeyle parçalar halinde hafriyat kamyonlarına bindirilip uzak yerlere götürülüyor” diyordu.

KAMUSAL ALAN OLMASI İSTENİYORDU

52 dönümlük alan üzerinde inşa edilen 52 yıllık Atatürk Stadyumuna karşılık TOKİ, Talaytepe’de 33 bin kişilik bir stat yaptı. 

Stadyumun yıkılmaya başladığı günlerde, yıkım işini üstlenen ve stadyumun yerine alışveriş merkezi kurmaya hazırlanan ortaklar, medyaya projelerinin ne denli ihtişamlı olduğu yönünde demeç veriyorlardı.

TOKİ’nin stat alanını devrettiği üç firma tarafından ilk başta inşa edilecek olan alışveriş merkezine TMMOB ve dönemin  Büyükşehir Belediyesi ile çevreci örgütler karşı çıkmıştı. Beklentiler, stat yıkılsa da arsanın Diyarbakır halkının kullanımına açık şekilde, kamusal alan olarak yeniden düzenlenmesi veya yeşil alan olarak, kent meydanı olarak tasarlanabileceği yönündeydi.

TMMOB, Stat bölgesinin yapılaşmaya açılması ve yüksek binaların inşa edilmesi, kentin hava koridorunun kapatılması anlamına geldiğini ve Atatürk Stadyumu'nun olduğu yerin şehrin hava koridoru durumunda olduğunu söylüyordu..

TOKİ, aldığı kararları belediyeyle, TMMOB’la, çevre örgütleriyle paylaşmıyor, onların fikirlerini, önerilerini alma ihtiyacı duymuyor, duymazlıktan geliyordu.  Ankara’da alınan kararlar uygulanıyordu. Yapılan itirazlar da kabul görmüyordu. Şehrin dinamiklerinin içinde yer almadığı projelere, Ankara’da alınan kararlara hep kuşkuyla bakılıyordu.

Çünkü rant elde etmek isteyenler şehrin tarihi dokusunu umursamazlar, halkın kolay ulaşabileceği hizmet alanlarını inşa etmezler düşüncesi hakimdi.. Diyarbakır halkı meseleye bu gözle bakıyordu. Bu tepkiler Atatürk Stadının yerini beton yerine Millet Bahçesine dönüştürdü.. 

YENİ STAT YANLIŞ YERE KURULDU

Zamanında Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi yetkilileri, Talaytepe’de inşa edilecek olan stada itiraz etmişlerdi.

İtiraz gerekçelerini de şöyle dile getirmişlerdi:

“Stadın inşa edildiği alan, Kent Ormanı dediğimiz yeşil alanın hemen yanı başında dev bir stat yapılıyor. Ama biliyoruz ki bu bölgenin yapılaşmaya açılması statla sınırlı kalmayacak, yeşil alan projesini de olumsuz yönde etkileyecektir ki kısa süre önce kent ormanının hemen yanındaki büyük bir yeşil alanı da askeri alana çevirdiler. Bize sorulsaydı tarım arazisi olmayan, yapılaşma alanından uzak, daha uygun bir yer önerirdik." 
 
DİYARBAKIR YEŞİL ALAN FUKARASI

Yapılan bir tespite göre Diyarbakır’ın bölgede yeşili en az kent olduğu ortaya çıkmıştır. Yani Diyarbakır yeşil fukarası bir kent olduğu tespit edilmiştir.. Buna rağmen Kent Ormanının yanı başında stadın yapılması, o alanı betona çevirecek endişesi vardı, nitekim çevirdi de. Nitekim stat çevresi ve Kent Ormanı çevresinde yapılaşma başladı bile..  

Geçmişte yapılan itiraz, endişe ve gerekçeler, Atatürk Stadyumunun yerine yapılması düşünülen binalardan vazgeçirtip yeşil alana dönüştürdü, Ama Diyarbakır Stadyumunun yapıldığı yere yapılan itiraz ve endişelere rağmen, Diyarbakır Stadı yanlış yere Kent Ormanı denilen yeşil alanın yanı başında yapıldı.. Oysa orası kentin nefesi ve ciğeriydi…