Diyarbekir Gazi köşkü denince çağrışım yapan cümle hala kulaklarımda çınlar.1968 de Alipaşa’da Cemil paşa konağı arkasındaki Hanbeli küçesine (sokak) çıkıp bağırırdı. Yiyeceklerin konulduğu hasır sepetler, Akşamdan çiğ olarak hazırlanan sumaklı dolma konulmuş bakır tencere, sarı gaz ocağı evdeki bez parçalarından dokumacıya yapılmış rengârenk kilimler sırtlanır; ”Hade komşilar çıhınızi alın Gazi köşküne çıhariya (piknik) gidiyig. Gelmeyenin kaynanasi ölsün.” Sabahın ilk ışıklarıyla günün ilk çayı Kırklardağı’nın altında nazlı nazlı akan Dicle çayına bakılarak içilirdi. Biz çocuklar ekşi mayhoş Dutları silkeleyip yerken, yakan top oynardık. Kadınlar dakikada 120 kavun çekirdeğini çitleme rekoru kırarlarken, mehledeki günlük dedikoduları yaparlardı. ”Kele görisen Leylo’nun kızıni, bemurad ne güzel olmiş, istisen sizin eve gelin gelsin, dört erkek kardaşı var o evi kaldırıp koyi, vallah rehet edersen” diye başlayan cümlelerle çöpçatanlık yaparlardı.
Gazi köşkünde üstteki fotoda görüldüğü gibi Şehrin ileri gelenlerinin buluşma yeri, 1970 li yıllarda kültürümüzü geleneklerimizi yaşatanların koyu sohbetlere daldığı adeta bir fikir külübüydü.. Avukat Halil Ötük’ün arşivinde buluna bir fotoğraf bizlere o günlerden kalan bir hatıra. Diyarbekir’in Tarihi ve kültürü konusunda sayısız kitabı bulunan Yazar Şevket Beysanoğlu, Ofis semti Ekinci caddesine adını veren 12 Temmuz 2022 de rahmetli olan 1970 li yıllarda TİP milletvekili olan Tarık Ziya Ekincinin kardeşi Avukat Tahsin Ekinci, Eski Baro başkanı Yücel Önen 12 Ekim 1969 da genel seçimlerde 14. Dönem Adalet Partisi Diyarbakır Milletvekili olan avukat Behzat Egilli onların mütevazi sofralarında bulunmak bir onurdu.
Ne zaman sosyal medya çıktı artık büyükleri kimse takmaz oldu, Profiline 20 yaşlardaki resmini koyan orta yaşlı seyyar satıcı erkekler, “Elektronik aletleri Japonya’dan ithal edip, iç piyasaya satıyorum” diyen, cebinde beş kuruş para olmaya, kendisini İş insanı olarak tanıtıp egosunu tatmin etti. Artık edebiyat ve kültür ikinci lige küme düşmüştü. Kimi genç kız aşk dolu romantik mesajlarla, Ceylan AVM de lüks Adına “Star et beni baks” denilen kafeteryanın sihirli ambiyansına kapıldı. Benim yeğenim gibi Liseyi tek kelime İngilizce cümle kurmadan bitiren,Marka elbiseler giyen bir yakışıklı buldu ve evlenince kahveden çıkmayan, komşuya giderken izin alınmasını isteyen, pazar parası bile bırakmayan bir “kevaşe” nin esaretiyle mutsuz oldu!.
Bazı kişileri daha fazla kızdırmadan, birazda Diyarbakır’a hiç gelmemiş dostlarımızın için Gazi köşkünün tarihinden söz edelim. Diyarbakır’ı tepeden seyreden muhteşem Dicle manzarasına sahip tarihi Gazi köşkünü mutlaka ziyaret edilmesi gereken buram buram tarih kokan bir mekan. Köşkün asıl adı Semanoğlu Köşkü’dür. Mardin kapısının dışında Dicle Köprüsü’nün batı yamacındadır. 15. yüzyıldan kalma yapı, Akkoyunlu Devleti eseri olarak bilinir. I. Dünya Savaşı sırasında Atatürk’ün Diyarbakır’da 16. Kolordu Komutanı iken karargâh olarak kullandığı köşk, 1937 yılında Semanoğulları ailesi tarafından Atatürk’e armağan edilmiştir. 14 Mart 1916 tarihinde Diyarbakır'a gelen Atatürk, 27 Mart 1917 tarihine kadar bu köşkte kalmıştır. Semanoğlu ailesinden son kuşağından olan Ressam &Mimar Can Ersal İstanbul’da oturmasına rağmen kalbi hala Diyarbekir’dedir.
1970 li yılarda Köşkün girişindeki minik şelalede fotoğrafları bulunan Gazetemiz yazarlarından Sıddık Algül, Gazeteci NTV muhabiri Nizamettin Kaplan, Ramazan Yavuz, omzundan hiç çantası düşmeyen foto Stil’in sahibi, gazeteci Gani Zorlu Diyarbakır’ımızın güzide gazetecilerin orada durmalarının bir anlamı var. Akan sular doğumu orta havuzda akan sular yaşamı çıkış yerindeki bahçedeki büyük havuz ölümü simgeler. Özelliği memleketimizin tarihi evleri tipinde geniş eyvanlı siyah-beyaz kesme taşlardan yapılmış örneklerinden biri olan köşkün girişinin sağındaki küçük kapı mutfağa solundaki kapı da yemek salonuna açılmaktadır. Müze köşkte Üst katta Atatürk’ün çalışma ve yatak odaları dekorasyonu orijinal halinde korunmuştur. Üst katın bir bölümü restorasyon sırasında tahrip olduğundan günümüze gelememiştir. Günümüzde Gazi köşkü bir gezi, dinlenme, piknik alanı olarak halka açık kullanımdadır.
Semanoğlu köşkünü Hangi Diyarbekirli yaşlımıza anlatırsan birden gözleri dolar, mahzunlaşır ağzından buruk bir cümle düşer; ”Uzun olaydi o günler”der. Eski tadı kalmasa da bir pazar gününü o kadim Diyarbekir eserine ayırın. Bir süre hiç konuşmadan ona bakın, mazinin canlandığını, yirmi sene boyunca erkek şalvarı ve sekiz köşe kasket giyip, oranın bekçiliğini yapmış rehmetli ”Erkek Fato”nun yalnızca kendisinin girebildiği özel bahçesinden derlediği peygamberi kırmızı gülleri uzattığını göreceksiniz.Erkek Fato’ya bir demir ikibuçuk lira verin çok mutlu oluyor.agzında Bitlis sigarasını düşürmeden gülümsediğini göreceksiniz. Yalan söylediğini anladığınız insanlarla aranıza Diyarbakır surlarını 5200 metre kadar mesafe koyun.Yaşamınızda daima mutluluk veren kültürlü insanlarla olmanız dileğiyle, hoşça kalın.
Görseller, Gazeteci Gani Zorlu, Avukat &Yazar Halil Ötük
Tablo : Gazi köşkü Suluboya çalışması.
TBMM müzesinin arşivinden alınmıştır.