Özellikle kadınlara bir sorum var, Şöyle hayal ediniz, Ünlü bir yazar roman yazıyor, İsminiz Günseli ama romanda “Güntülü” olarak bahsediyor, yeşil gözlerinize hayran olduğunu belirten şiirler yazıyor.Tavrınız kızgınlık mı, sevinç mi yoksa mahcubiyet mi olurdu.
“Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse…”
Romanı yazanda, adına övgüler yazılan ismi günışığı anlamına gelen Günseli hanımefendi artık yaşamıyor. Üstelik yazar yazdığı romanın kahramanı ile kadının aynı kişi olduğunu hiçbir röportajında veya gazetelerde açıklamadı. Kadında bu konuda belki de evli olduğundan ve 1970 li yıllarda magazin sayfalarında yer almamak için tek kelime etmedi. Dönemin gazetecileri yazarın romandaki kadın Güntülü ile Günseli arasındaki sayısız benzerliği hep yazdılar.
Oysa günümüzde böylemi, kimseyi rencide etmeden isim vermeden magazin sayfalarından bir örnek verelim. Fabrikatör Kuşkonmazgilllerin oğlu Sertaç beyefendi gün boyunca 3 defa mayo 5 defa pareo değiştirince Bodrum Gümüşlük Beach ikonu olan hiçbir okul mezunu olmayan Manken Derya Deniz ile whatsapp yazışmaları gazetecilere gösterdi. “Aşkımız Bodrumda başladı, Marsilya sahilinde devam etmesi için bir engel yok, Bu arada verdiğin yüzük ayrıldığın Meloş verdiğinden daha ucuz, bunu bir kenara yazdım” Burada anlatmak istediğim sadece aşkın bu kadar ucuz, yaşanan mahremiyetin artık bir kıymetinin olmaması. Bana göre hayat pahalanınca, bazı insanlar ucuzladı. Oysa 1970lerde hayat biraz daha kaliteli yaşanmış.
Yazar Nihat Atsız söz konusu kişi romandaki Güntülü ile Avrupa Güzellik yarışmasında da birinci olan Günseli Başar ima edilmektedir. Ruh Adam romanı evli olduğu halde başka bir kadına âşık olan Yüzbaşı Burkay'ın çektiği acıları anlatarak başlar. Benim burada anlatmak istediğim bir roman özeti veya Yazarın başka kitaplardaki siyasi görüşleri değil, konumuz başka, tamamen Günseli hanımefendiyle olan romantizmi anlatmak istedim, isteyen kitabı okur, başka açıdan bakar. Nihat Atsız’ın 1970 li yılların gazetecilerine göre Günseli Başar’a olan ilgisi muhakkaktı. Tavrını tam olarak bilemiyoruz. Fakat romanda anlatıldığı kadar dolu bir insan olan Günseli Hanımın kendisinden yaşça büyük erkeklerle evlendiği ve iki evlilik yaptığı biliniyor. Günseli Başar’ın ilk kocası kendisinden 18 yaş büyüktü. Nihal Atsız, Turan Kekevi’ye mektubunda Romandaki “Güntülü ve Aydolu birer gerçektir ve isimleri de romandaki isimlerine yakındır.” diyor. Güntülü ve Günseli söyleyiş ve anlam olarak yakınlık gösterir. Günseli Başar, 22 Ocak 1932 tarihinde subay olan babasının görevi nedeniyle bulundukları Diyarbakır‘da doğdu. Çocukluğu Diyarbakır lise caddesinde geçti. Babası Erzurumlu, Anne tarafı Rumeli göçmeniydi. Günseli Başar 20 Ağustos 1952 tarihinde İtalya’nın Napoli şehrinde düzenlenen Avrupa Güzellik yarışmasında da birinci oldu. Ablasıyla birlikte Napoli'ye gittiğinde henüz 19 yaşındadır. 19 yarışmacı arasından birinci seçildi. Avrupa Güzellik Yarışmasında birinci olup Türkiye’ye döndüğünde İstanbul’dan Ankara’ya, Ankara’dan İzmir’e özel bir trenle gitmiş, Gittiği yerlerde gerçek bir kraliçe gibi ilgi görüp ağırlanan magazin gazetecilerin peşinden koştuğu bir isimdi.
17 Mart 1958 tarihinde İzmir Belediye Başkanı Faruk Tunca ile evlendi ve Tunca Ailesi’nin İzmir Birinci Kordon’da bulunan ‘Sakız’ tipi yalısına yerleşti. 1960 yılında Aslı Tunca adında bir kızı dünyaya geldi. Film teklifleri, sahne teklifleri alır, ama o işler ona göre değildir. Daha sonra Hürriyet gazetesinin sahibi Erol Simavi‘nin teklifini, kızı Aslı’yı yurt dışında okutma karşılığında kabul eder. Hürriyet gazetesinde 1 sene kadar çalışır. Köşesinin adı “Günseli Oradaydı” olur.
Her yıl binlerce öğrenci mezun eden Türkiye’nin köklü üniversitelerinden olan İstanbul Üniversitesinin Beyazıt Yerleşkesinin bahçesinde bulunan Atatürk Anıtı’ndaki kadın heykelinin modelliğini yapınca ünü Türkiye gelinde perçinleşir .Gazeteci Günseli, bir köy düğününe giderken 1978 yılında bir işe giderken geçirdiği trafik kazası iş hayatını bırakmasını gerektirir. Yüzünde 33 dikiş, kafatasında çatlak vardır. Kolu kopmuştur, defalarca ameliyat olur.. 1995 yılından sonra Bodrum’da yaşayan Günseli Başar, ömrünün son yıllarında Alzheimer hastalığına yakalanınca son iki yılında İstanbul‘da yaşayan kızı Aslı Tunca’nın evine yaşamaya başladı. Günseli Başar, 20 Nisan 2013 tarihinde İstanbul‘da 81 yaşında vefat etti. Ölmeden önce yerini ayırttığı Bodrum Turgut Reis Akçaalan Mezarlığı’nda toprağa verildi. Mekânı cennet olsun.