Ligin 4. haftasının da bitmesiyle milli maç arasına girmiş olduk. Oyundan bağımsız bu süreci 3 puan ile kapatmak elbette önemli.

Bu hem size moral hem de zaman kazandırır. Ama eksiklikler de çok. Bunu da gidermek gerek. 

Ligin ilk 3 haftasında istenilen oyun ve puanlar gelmeyince eleştiriler de haliyle acımasız oluyor. 

Hedef Süper Lig parolasıyla çıkıp 3 haftada gol atamayan bir takım görmek kuşkusuz herkeste bir hayal kırıklığı yaratır. Hele bir de son transferinizin en son 1 ay önce yapıldığı düşünülürse bu eleştiriler gayet doğaldır. 

Ersun Hoca basın toplantılarında hep şunu söyledi;
''Bu takımın transfere ihtiyacı var.''
 
Hatta bu mesajı sahaya çıkardığı kadrodan da iletmiş olabilir. Ama geriye baktığımız 4 haftada elindeki kadroyu da en iyi şekilde kullanabildi mi ondan emin değilim. 

Kocaelispor maçı aslında gücümüzü görebileceğimiz en önemli maçtı. Stat sorununu da göz önünde bulundurursak iç saha avantajımızı kullanamayacağımız zorlu bir maç bizleri bekliyordu. Ertuğrul Sağlam her ne kadar bu takıma çağ dışı bir futbol oynatsa da Kocaelispor kadrosunun içerde dışarda tehlikeli bir takım olduğunu söylemeliyim. 

Dedim ya ''gücümüzü görebileceğimiz bir maç'' diye, fakat rakibin 9 kişi kalmasıyla gücümüzü de test edebileceğimiz bir maç olmadı. 

Aslında iyi bir oyundan da söz etmek pek mümkün değil. Tempoyu bir türlü artıramamamız, kanatlardan istenilen verimin alınamaması, bireysel çok top kaybı yapmamız gibi olumsuzluklar hala takımın başlıca sorunları. Gollerin de bireysel yetenek ve rakibin hatalarından gelmesi bir hücum organizasyonluğumuzun eksikliğini de gösteriyor. Bu eksikliklerin giderilmesi için de zaman oldukça az. Bu takımın hem oyun organizasyonu anlamında hem de  transfer anlamında artık bahanesinin kalmadığını da hatırlatayım. 

Gelelim diğer yaşananlara; çok fazla tartışılan ve ülke gündemine oturan 2 kırmızı karta. Ülke gündemine oturmasının sebebi zaten taraflardan birinin Amedspor olması. Ülkede bir kesim var ki yangın yeri. Kırmızı kartların doğru olup olmaması da bu kesim için önemli değil. Çünkü maç ile bir alakaları yok. Ve bu kesim ilginçtir ki; Amedspor'un kayrıldığını düşünüyor. Bu takımın daha önceki maçlarında haksızlıklara uğradığını görmezden gelip bu maç özelinde Amedspor'un kayrıldığını söyleyenlerin de zaten futbol ile bir derdinin olduğunu düşünmüyorum. 

Kırmızı kartlar elbette ki doğru. Verilen yanlış kararlar varsa hakemin, Muharrem'in net kırmızı kartına sarı kart vermesi, kaleci Harun'un Traore'ye müdahalesine verilmeyen kart ve Ertuğrul Sağlam'ı ısrarla oyunda tutmasını sayabiliriz. 

Kırmızı kartı veren VAR hakemiyken, Kocaelispor cephesi neden orta hakeme saldırıyor onu da anlamış değilim. Kendi kamuyouna karşı bir algı yaratma çabaları var. Bir de sporcularının hakemleri doğulu batılı diye ayırması yok mu? Maalesef bu kirli zihniyet taraftarlardan sonra sporculara da sirayet etmiş durumda. TFF, hakemlerini bu kirli zihniyetten koruyup ceza verecek mi? Hep beraber göreceğiz. 

Her sene maçlarına Bursa bölgesi hakemi atanan, daha önceki hafta İstanbulspor'a karşı kırmızı kartla eksik kalıp mağlup olan bir takım için rakiplerin bu tür ucuz algıları gündeme getirmesi, bir futbol müsabakasını saha dışına taşıyarak buradan bir beklenti içine girmesi kuşkusuz üzücüdür. 

Amedspor kurulduğu günden bugüne bu algılarla mücadele etmiş ve etmeye de devam edecektir.