Babamın terzi dükkânına gittiğimde sanki önemli bir habermiş gibi papağan gibi çırpıda Annemin cümlesini heyecanla tekrarladım. “Anam dedi ki; Baban tükenine get, çarşıya şevutiden bî çüt (çift) nalın, bakır ibrig, yeşil Nizip sabuni, haa bi de süpürge kotig olmuş (şivemizde iş göremeyecek kadar ufalmış) onu da alsın dedi.” Babamla Hasanpaşa hanına girdik mükellef bir kahvaltı yaptık, desem yalan olur. O yıllarda orası turistik değil, aksine salaş bir yerdi.1975 senesinde eşek semerinden, tahta nalınlara, Kuyu ipleri, çalı süpürgesi, kasap bıçakları birbirinden ilgisiz, günü birlik şehre inen köylülerin ihtiyaçları satılırdı. Babam hadi bunları eve götür derken birde bakır on kuruş uzattı. “Datli alırsan” dedi. Ben sarı saman yapraklı matematik defterim bitmişti. 1 Lira daha istedim.

         Diyarbakır Sur içinde vakıflar hanının girişinde Otoşark otobüs firmasının bitişiğinde Levent  kırtasiye’den defterimi alacaktım o sırada Görme özürlü bir adam gördüm. Elinde bastonu, boynuna asılı Grundıg teypten çıkan Dengbej  klamına yani ağıta eşlik ediyordu. İlk defa destan satan birisiyle karşılaştım. Mektup kağıdı boyutlarında 4 sayfalı destanı 1 liraya satıyordu. Destanın konuları genelde kız kaçırma, kan davaları idi. Satanlar klama eşlik edip. Arada bir konunun özetini anlatırlardı. Sarı saman yapraklı matematik defterimi unuttum. 1 liraya destanı aldım. “Amice bu kimin destanı” dedim. “Dengbêj Fadıl'ê Küfragi dedi.( Fadılê kor) Teypteki kendi sesidir. Benim gibi o da kördür, Mazıdağ’da oturur” dedi. Aradan yıllar geçti. Dengbêj Fadıl'ê Küfragi tekrar duydum. Arkadaşlarımdan Abidin Ildız başlarından geçen bir olayı, Dengbêj Fadıl'ê klam olarak okuduğunu söyledi. Dilerseniz Şimdi Diyarbakır sanayide iş insanı olan Abidin Ildız anlatımıyla devam edeyim;

Bizim atalarımız yaklaşık 270 yıl önce Bingöl’den ( Genç ilçesi Ware mêrg’den)  Mardine gitmişler. Dedem 1880'lıydı, Kürtçe bilmezdi. Annem Hani Nêrıb’liydi, Babam kendi aralarında Zazaca konuşur bizle kurmanci konuşurduk. Büyük dedem Ali (Elê Zaza) 1750 yılında Mardin’in Mazıdağı ilçesi Şevaşi (yeni adı Şenyuva) köyüne yerleşir. Zamanla Genç, Palu, Lice ve Hani’den akraba ve hısımları gelirler. Mardin, D bakır arasında yaklaşık 20 köy olur, hepsine birlikte” Dümıli” denilir. Kısa zamanda bölgede etkili olurlar, dönem dönem civar aşiretlerle çatışmışlar, Devlet onlara “Mir begi” olarak vergi toplama yetkisi verir, İbrahim Paşa (Milli) isyanından sonra yetkileri ellerinden alınır, ama bir kısmı eski alışkanlıklarını şahsına kullanmaya devam eder. İç çatışma yaşanır.

O çatışmalardan biri; Serhed'den kış aylarını geçirmek üzere hayvanlarını Mardin civarına otlatmaya gelen Teyar'ê Qere Çolînîn kız kardeşine sarkıntılık eden Gavanê Gola gülê’nin, Teyyar’ın vurması sonucu Metina'lılar Teyyar'ı öldürüyor.  Bu olayı da Fadıl'ê Küfragi (Fadılê kor) yine kendi tarzıyla “Teyar'ê qere çolî” ağıtı olarak kağıda basılmış...

Sıra geldi Dengbêj Fadılê Küfragi (Fadılê kor) çileli hayatını sizlere özetlemeye. 1948 yılında Mardin'in Mazıdağı ilçesi Küfrag şimdiki adı Ekinciler olan köyde doğar, Yakınlarının anlatımına göre kırk günlükken kundakta beşiğinde dama çıkarmışlar.  Domates salçası hazırlanırken abisinin eliyle sıktığı domates suyunun gözlerine kaçmasıyla ağlamaya başlar. Diyarbekirde bir göz doktoruna götürmek akıllarına gelmez.Yakın bir köyde bir Şeyh’e götürülür. Bunun gözlerine soğuk vurmuş denilir, Cahil Şıh efendi  bir dua okur, gözlerine kızgın yağ dökülür basit bir müdahale ile iyileşecek gözleri görmez olur.Yakınları onun görme özürlü oldugunu belli etmez ama  Dengbêj Fadılê 10-15 yaşlarında kör olduğunu farkına varır. Henüz küçük yaşlardayken arkadaşları tarafından seviliyor , onu çocuk oyunlarına alıyorlar. Hiç bir arkadaşını görmüyor ama arkadaşlarının yardımları ile Kur'an-ı Kerim ezberliyor Bu arada klam ve stran söylemeye başlar. Köylerine gelen Dengbêjlerin oluşturdukları tüm divanlara babası tarafından götürülür. Melayê Cizîrî, (1570-1640) klamlarını söylemeye başlar. o zamanlar bizim köye köylerine gelenler Ünlü Dengbêj Hesenê Cêzwê birkaç defa misafirleri olur. Onunla gelen Dengbêj Etmo ile öğrenci olur. İsmi ve klamları gittikçe yayılmaya başlar.

      Yaygın olarak bilinenin aksine deng-bêj, 'ses' ve 'söyle' anlamlarından öte 'haber veren', 'haber eden' anlamına gelmektedir. Dengbêjlik dil aracılığıyla; tarihi, sosyal ve kültürel içeriğe sahip bir gelenektir. Bu manada 'dengbêj' vak'alardan ibaret bir tarihi bildirendir.

Bu zalım Dünyadan nice değerlerimiz göçüp gittiler. “Şahê Dengbêjan”’ (dengbejlerin şahı) Şakiro, Eyşe Şan, Mihemed Arif Cizrawî, Evdalê Zeynîkê, Tehsîn Taha, Xalo Husêynê Farî, Kemale Xani, Mahmut Kızıl, En son depremde Diyar Galeria Sitesinde kaybettiğimiz  Mihemedê Nenyasi’nin dengbêj gelenegini yaşatan herkese selam olsun.

         7 yaşındai stran, klam söyleyen 25 yıl Diyarbakır Suriçi'nde ayakkabı boyacılığı yapan 87 yaşında sonsuzluga uğurladığımız Dengbêj Seyidxanê Boyaxçî. Seni unuttuk sanma, Melikahmet Dengbêj kültür evinde bizlere baba şefkatiyle sarıldığında ki Bitlis tütünü kokan nefesini özledik..

1 – Görsel Ünye kültü rsayfası

2-   Hayrullah Berdeli arşivi

3 – Kolâj Seyfettin Sayan