Deliller Hanı ( Hüsrev Paşa Hanı)

Geniş bölgeleri birbirine bağlayan ana yolların kesiştiği bir noktada bulunan Diyarbakır, bu stratejik konumundan dolayı her dönemde önemli bir merkez niteliğini taşımıştır. 

Osmanlı döneminde de adını taşıdığı beylerbeyliğinin merkezi olarak bölgedeki önemli stratejik noktalardan biri olan Diyarbakır, Güneydoğu Anadolu Bölgesi içerisinde Osmanlı kimliğini en güçlü yansıtan örnekler arasındadır. Üslubu, farklı malzemesi ve yapıya gösterilen özen sayesinde Diyarbakır mimarisi Anadolu’daki en çekici ve farklı mimari tarzlarından birini oluşturmaktadır.

16. yüzyıl başlarından 20. yüzyıla kadar Diyarbakır’da Osmanlı döneminde adı bilinen 25 hanın mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bu hanlardan Deliller Hanı, Hasan Paşa Hanı,* Çifte Han ve Sülüklü Han, günümüze kadar tamamen veya kısmen ulaşmıştır. Hasan Paşa Hanı ile Sülüklü Hanı önceki yazımda anlatmıştım. Diğer hanlar hakkında adlarından başka bilgiye rastlanılmamıştır.

Deliller Hanı ( Hüsrev Paşa Hanı)

Deliller Hanı;  Mardin Kapısı’ndan girilince hemen sağda yer alan büyük bir yapıdır. Diyarbakır’ın ikinci Osmanlı Valisi Hüsrev Paşa tarafından 1527-1528 (h. 934) yılında  hanın hemen  arkasındaki cami ve medrese ile birlikte yaptırılmıştır. 

Deliller Hanı, revaklı avlulu ve iki katlı bir handır. Bu handa esas olarak tek avlu hâkimken, ahır kısmı ise yapıya bitişik ayrı bir bölüm halinde  incelediğimizde  hanlar arasında ahır mekânı binaya bitişik inşa edilmiş tek eser özelliğini de taşımaktadır.

Deliller Hanı. Mimari kimliğini koruyarak, günümüze kadar ayakta kalabilmiş hanların en önemlilerinden biridir. Hüsrev Paşa Hanı- Deliller Hanı ve “Kervansaray” olarak da bilinen yapıya Hicaz’a gidecek olan hacıları götürecek rehberlerin (delillerin) bu handa kalmalarından ötürü hana Deliller Hanı denilmiştir.
 
Geniş bir alana yayılan han açık ve kapalı avlulu olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Kare planlı, iki katlı ve avlulu bir yapıdır. Yapı malzemesi olarak siyah ve beyaz kesme taş, moloz taş ve tuğla kullanılmıştır. Giriş cephesi düzgün kesme taş, diğer cepheler kaba taşla inşa edilmiştir. Siyah-beyaz taş sıralarıyla hareketlendirilmiş ve cepheden taşıntılı taçkapı doğuya bakan giriş cephesinin ortasında yer almaktadır. 

Basık kemerli kapı aracılığıyla bir hole girilmekte ve bu mekân şadırvanlı bir orta avluya açılmaktadır. Avlunun etrafını düzgün kesme taştan, kalın ayaklara dayanan iki katlı revaklar çevirmekte ve her bir revakın ardında birer han odası yer almaktadır. Hanın caddeye bakan kısımlarında alt katta boydan boya dükkânlar sıralanmıştır.

Diğer bölümlerinin iki katlı olmasına karşın, tek katlı olarak düzenlenen ahır bölümü güneye yerleştirilmiştir. Ahır ve depo olarak kullanılan bu kısma güney tarafta bulunan revak arkasındaki bir dükkân geçit vermektedir. Ahır bölümünde, beş ayak sırasını girişe paralel kemerler birbirine bağlamakta ve bu şekilde  mekan altı nefe bölünmektedir. Doğu-batı yönünde uzanan kemerlerin aralarındaki nefler, boydan boya beşik tonozlarla örtülmüştür. Ahır bölümünün önünde  dükkânlar bulunmaktadır. Giriş holünün tam karşısında bulunan benzerinin iki tarafında bulunan ve sivri kemerli birer açıklığın içinde yer alan merdivenlerle bir müddet çıkıldıktan sonra sağlı ve sollu dönerek devam eden merdivenlerle ikinci kata ulaşılmaktadır. İkinci katta kalın ayakların taşıdığı revakların arkasında han odaları sıralanmıştır. Bu odaları revaklara derin kapılar bağlamaktadır. 

Deliller Hanı 1950’li yıllarda geniş çaplı bir onarım görmüştür. 1982 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kararı ile restore edilerek turistik amaçlı kullanılmaya başlanmıştır Bugün Kervansaray Oteli adı altında hizmet vermektedir. (kaynak,Baş, 2006, s. 190) , . (Kaynak, Altun, 1994, s. 140) 

Çifte Han

İlk inşa döneminde, iki avlulu şemayla kurgulanan Çifte Han’ı, Osmanlı Döneminde inşa edilen iki avlulu hanlar grubuna  dahil edebiliriz.
Çifte Han (Borsa Hanı) yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber eldeki belgelerden 16. yy.’dan kalma Osmanlı Devri eseri olduğu anlaşılmaktadır.

Eskiden borsanın tamamı, daha sonrada bir bölümü burada bulunmaktaydı.  Eski Borsa kısmı bir süre  otel olarak (Hotel Okan) kullanılmıştır. Adının Çifte Han olması ise ikişer katlı iki yapıdan oluşmasındandır. 

Çifte Han, doğu-batı doğrultusunda uzamaktadır. Yapının tamamı Diyarbakır’ın yaygın malzemesi olan siyah kesme bazalt taşından yapılmıştır. İki yapıdan oluşan handan birinin Cumhuriyet Dönemi ile birlikte, 1940’lı yıllarda yol çalışması sırasında yıkılarak kısmen genişletilen yola katıldığı, geri kalan kısmında da dükkânlar yapıldığı belirtilmektedir. Hanın giriş kısmı geniş kemerli derinliği fazla olmayan bir niş içine yerleştirilmiştir. İkinci kat buradan dışarı çıkıntı yapmıştır. 

Siyah kesme taşlarla döşeli avlunun üç tarafında bu sütunlara dayanan basık revaklar yer aldığı halde, batıya bakan cephesinde revaklar yapılmamıştır. Revaklar her iki katta da aynı biçimde tekrarlanmıştır. Revak araları geniş hafif sivri kemerler şeklindedir. Revakların arkasında da han odaları yer almaktadır. Bu odalar dışarıya üstü düz hatıllı bir kapı ve bir pencereyle açılmaktadır.

Hanın doğu cephesi düz duvar halindedir. Güney cephesi de etrafında yer alan yapılarla kapatılmıştır. Hanın bitişiğindeki yıkılmış kısma geçişin geniş sivri bir kemerle sağlandığı ifade edilmektedir. 

Birçok yeri yıkılan ve eski halinden pek çok şey kaybeden Çifte Han bugün viran bir durumdadır. 

Bir dönemin kent hafızası olan Çifte Han, onarılıp turizme kazandırılaması her Diyarbakırlının dileğidir. İlgili kurum ve kuruluşların konuyla ilgilenmesi gerekir, Diyarbakır Valisi ve Sur İçi Kaymakamlığının Çifte Hanı ile ilgilenmeleri halinde büyük takdir göreceklerdir.  
(Kaynak;Beysanoğlu, 1996, s. 657), (kaynak;Sarı, 1996, s. 35; Beysanoğlu, 2003, s. 681)., (Sözen, 1971, s. 201) (Res.10).