Çok ünlü ve çok önemli tasavvuf şairlerindendir. Yazmış olduğu eserler ve şiirleri ile günümüze adeta ışık tutmaktadır. Kim olduğu ve edebi kişiliğinin ne olduğu merak edilmektedir.
Son günlerde onunla ilgili araştırmalar artmıştır.
Peki bu ünlü tasavvufçu yazar, şair ve edebiyatçı kimdir.? Nerelidir.? Neden öldürülüp derisi yüzülerek cesedi parçalara bölündü.
Hangi ekolde eserler vermiştir ki derisi yüzülerek öldürülen ve daha sonra bir ülkede heykeli dikilen bu ünlü şairi merak ettiniz değil mi? Sizleri daha çok merakta bırakmadan açıklayayım. Bu ünlü Şair Nesimi ‘dır.
Soyu Peygamber’e dayandığı söylenen Nesîmî’nin asıl adı İmadeddîn Nesimi’dir. Bir başka iddiaya göre de Nesîmüddîn’dir.
Onun; Şamahı, Şiraz, Diyarbakır veya Bağdat yakınlarındaki Nesim kasabasında doğduğu; Diyarbakır, Irak ve Tebriz taraflarında yaşadığı ve I. Murad döneminde Anadolu’ya geldiği rivayet edilir. Şiirlerinden devrinin medreselerinde okuyarak iyi bir eğitim gördüğü anlaşılmaktadır.
Kaynaklarda doğum yeri ve tarihi hakkında yeterli bilgi bulunmadığı gibi son dönem çalışmalarında da çelişkili bilgiler vardır.
İran kaynakları Şîraz ya da Şirvan’da, XVI. yüzyıl Osmanlı tezkirecilerinden Âşık Çelebi Diyarbekir’de doğduğunu, Latîfî ise Bağdat’ta (Nesîm nahiyesi) dünyaya geldiğini söylemektedir.
Nesîmî ile aynı dönemde yaşayan İbn Hacer el-Askalânî onu Tebrizli gösterir (İnbâʾü’l-ġumr, VII, 269-270). İbnü’l-İmâd da aynı bilgiyi tekrarlar (Şeẕerât, VII, 144) ve Âşık Çelebi’nin Meşâirü’ş-şuarâ’sına (vr. 133a) göre Türkmen asıllıdır.
Bunun yanında Arap olduğunu söyleyenler bulunsa da Türkleşmiş bir soydan geldiği ve ana dilinin Türkçe olduğu anlaşılmaktadır.
Seyyid Nesimi mahlası ile tanınan, 14. yüzyıl Hurufi Türk Şairi. Azeri Türkçesinde ve Farsça divanlar yazmış, ayrıca Arapça da şiirler bestelemiştir. İşte Nesimi’nin eserleri şiirleri ve edebi kişiliği ile ilgili tüm detaylar.
Şiirlerinde; “Nesimî, Seyyid, Seyyid Nesimî, Nâimî ve Hüseynî” mahlaslarını kullanmıştır.
Türkçe ve Farsça divanları vardır. Şiirleri dönemin birçok şairi etkilemiştir. Şiirlerinde Hallac-ı Mansur‘u (Tasavvufun gelişmesine önemli katkılarda bulunan ünlü mutasavvıfı andıran ifadeler kullanmasıyla idarecilerin tepkilerini
üzerine çok çekmiştir.
XIV. yüzyılda Azerî Türkçesi ile coşkulu ve lirik şiirler yazan Nesîmî’nin hayatı hakkında rivayetlere dayanan ve birbiriyle çelişen çok az bilgi bulunmaktadır.
Hemen bütün kaynaklarda ismiyle birlikte “Seyyid” unvanı da kullanılmaktadır. İyi bir eğitim görmüş, genç yaşta tasavvuf yoluna girerek Fazlullah-ı Hurûfî ile Bakü ve Şirvan’da bir süre beraber yaşamış, Hurûfîlik anlayışının en sadık
temsilcilerinden biri olmuştur.
Nesîmî’nin önce Bedreddin eş-Şiblî’ye bağlandığı belirtilse de (Latîfî, s. 524) asıl şöhretini, Fazlullah-ı Hurûfî’ye intisap ederek halifesi olduktan ve onun Timur tarafından idam edilmesinin ardından kazanmıştır.
Fazlullah’ın öldürülmesi üzerine Azerbaycan’dan ayrılıp Türkçe şiirleriyle tanındığı Anadolu’ya gelen Nesîmî’nin I. Murad devrinde Bursa’ya ulaştığı ve burada iyi karşılanmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Hacı Bayrâm-ı Velî ile görüşmek için Ankara’ya gitmiş, Hurûfîlik’le ilgili fikirleri sebebiyle huzura kabul edilmemiştir (İA, IX, 207). Ancak Ali Şîr Nevâî’nin Nesîmî hakkında övgü dolu sözler söylemesi (Nesâyimü’l-mahabbe, s. 437) onun Orta Asya Türk dünyasında önemli bir kişilik olduğunu göstermektedir.
DEVAM EDECEK